• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Ana Sayfaya Dönüş

En Çok Okunan Yazılarım

Güncel 

Yazılarım

Yorumlar

İletişim

Mesnevide yönetici ve karar;

(gtag.js) İyi yönetici olmak için ve batının sanayi toplumunun gelişimi ile birlikte yazdıkları kitaplardan istifade ediyoruz ve eğitimler alıyoruz. Ders kitapları biçiminde hazırlanmış kitaplardan anladıklarımızı ve öğrendiklerimizi yönetim sürecinde pratiğe aktarmak için çalışıyoruz.

Eski zamanlarda, Dede korkut hikâyeleri anlatılırken, yönetici, lider, kahraman, iyilik, kötülük, hırs, inanç, güven, aile, adalet, hakkaniyet, devlet gibi kavramlar hikâyeler içinde, yaşama bağlanarak çocuklara ve büyüklere aktarılırdı. 

Bu hikâyeler aslında dinleyenler için ders niteliği taşımaktaydı. Dinleyenler yaşamsal örneklerin içine gizlenmiş mesajları anlayarak, yaşama taşımakta başarılı olmaktaydı. Hayatta zor olan öğrendiğini, kendine mal ederek, uygulamaya geçirmektir.

Tarihte birçok devlet kuran Türklerin kültürüne ve tarihine baktığınızda, iyi bir yönetici olmayı anlatan kaynaklar olduğunu görüyoruz, mesnevi bu kaynaklardan biridir.

Etkili yazışma ve Rapor yazma teknik/Üslup Eğitimi için Tıklayınız.

Mesnevideki menkıbeler içinde açık ve gizli mesajlar vardır. Tavşan ve arslanın hikâyesini, yönetici ve makam sahipleri açısından ele alacağız. Arslan ormanın kralı ve ormanın yöneticisidir. Hikâyede arslan ile yönetici sözcüklerini eş anlamlı kabul edebiliriz.

Ormanın kralı arslan diğer hayvanları avlayarak, beslenmekte ve hayatını geçirmektedir. Hayvanlar avlanma korkusu ile yaşamaktansa sıra ile giderek yem olmanın daha iyi olacağına karar verirler ve aralarında anlaşırlar.

Problem Çözme ve Karar verme Eğitimi için Tıklayınız.

Yem olma sırası tavşana gelince, bir hile düşünür ve aslanın yanına biraz geç gider. Gecikme nedeni olarak o gün için arkadaşıyla beraber gelmekte olduğunu fakat kendisinden daha semiz arkadaşının başka bir aslan tarafından yolda alıkonduğunu anlatır. Aslan kızar ve tavşandan rakibini bulmak için yol göstermesini ister. Tavşan bir kuyunun başına gelir, tek başına kuyuya bakamayacağını, korktuğunu söyler, beraber bakarak, arslanın kendisini korumasını ister.

Beyitler

Yorum

Arslan, tavşanı kucağına aldı ve kuyuya beraberce baktılar.

Kuyudaki suya bakınca, her ikisinin aksi parlamaya başladı,

Akıl gözüyle suda aksini gördü orada arslan bir tavşanla belirdi.

Kişi, algılama sürecinde duyularından gelen verileri alır, zihninde var olan filtreler ile değerlendirerek bilgiye çevirir.

Bu hikâyede arslan yalnızca gördüğüne, tek duyudan aldığı mesaja göre karar vermektedir. Yani yalnızca akıl gözünü kullanmaktadır.

Yöneticilerin karşılaştıkları konuları tek yönlü bir bakış açısı ile değerlendirmeleri yanılmalarına veya aldatılmalarına neden olabilmektedir. Tavşan arslanın algısının yönetmeyi planlamıştır ve Arslanın algısı başarı ile yönetilmektedir.

Günümüzde karar süreçlerinde bilinen ölçülebilen faktörler ışığında mantıki esaslara göre karar vermek yerine, veriler ve sezginin birlikte kullanımının önemli olduğunu biliyoruz.

Arslan sezgi ve tecrübesini hiç kullanmadan, doğrudan tavşana güvenmiştir. Algı yönetiminde güven çok önemlidir. Tavşana güvenmeseydi, algısı yönetilmez ve tuzağa düşmeyebilirdi.

Arslan düşmanını görünce tavşanı bırakıp, suya atıldı. Ve kuyuda mahvoldu.

Arslan, rakibinin kim olduğunu, pozisyonunu, gücünü değerlendirmemiş, durumu sorgulamadan, ani bir karar vermiştir.

Yönetici bir konuda karar vermeden durumu değerlendirmeli, daha sonra karar vermelidir.

Karar süreçlerinde adım adım faktörlerin ele alınması, tecrübe ve sezgi ile değerlendirilmesi yönetimin başarısı için gereklidir.

Daha akıllı olan ve aklını kullanabilen her zaman yöneticisini yönetebilir.

Kazdığı kuyuya düştü ve ettiği zulüm onun işini bitirdi.

Zulüm kelimesi yöneticinin verdiği kararı anlatmaktadır.

Suda gördüğü aksini rakibi olarak gördüğü ve onu yok etmek için yaptığı hamle arslanın kaybetmesine neden olmuştur.

Yönetici rakibine zarar vermek veya onu yok etmek isterken kendisinin de zarar görebileceğini düşünmelidir.

Kötü karar yöneticinin ve yönettiği kurumunun sonunu getirebilir.

Kişi karşısındakini kendi gibi görür, İçinizdeki kötülük size geri yansır.

Ne düşünür, ne planlarsanız onun karşılığını aynen bulursunuz.

Hikâyede arslan aslında kendi nefsi ile karşılaştı.

Nefsi, aç gözlülüğü kendini yok etti.

Zalimlerin zulmü karanlık bir kuyudur, alimler böyle demişlerdir.

İnsan karanlık bir kuyunun dibini göremez ve orada neler olduğunu tahmin edemeyebilir. Yönetici hesapsız ve kötü kararlarının sonuçlarını tahmin edemeyeceği bir benzetim ile vurgulanmaktadır.

Sonuçları değerlendirilmeden alınan kararların muhtemel sonuçları tahmin edilemediğinden karanlık bir kuyuya benzetilmektedir.

 

Zulüm sahiplerinin kuyusu korkunçtur, Hakkın adaleti onları tekrar tekrar helak eder.

Mevlana, zulüm sahibi derken karar vereni, yani yöneticiyi işaret etmektedir.

Kuyu benzetimini tekrar kullanırken yöneticinin bir bilinmez ile karşılaşacağını vurgulamaktadır. Helak cezalandırılma anlamında kullanılmaktadır, adalet kelimesinin hak ile birlikte kullanılması adil ve hakkaniyetli yönetimin önemini vurgulamaktadır.

Tekrar tekrar cezalandırılması ise yöneticinin kendi pişmanlığının yanı sıra yanlış verdiği kararın bedelini farklı şekillerde ödeyeceğini anlatmaktadır.

Ey makam sahibi, Eğer bir zulümde bulunursan o senin karanlık kuyun olur.

Bu beyitte açıkça hikâyenin hedef kitlesinin yöneticiler olduğu açıkça vurgulanmaktadır. Yöneticinin verdiği yanlış kararın bedelini kendisinin ödeyeceği açıkça ifade edilmektedir.

İpek böceği gibi kendi etrafını sarma, Bazen kendi hallerini ölç.

Yöneticinin yakın çevresinde olanlar, yanlış, eksik bilgilendirme veya yağcılık yaparak, yöneticinin egosunu şişirerek, öz değerlendirmeyi yanlış yapmasına veya hiç yapmamasına neden olabilirler.

Diğer insanlardan yalıtılma yani kopuk olma, bilgi akışını engelleyeceği için karar süreçlerinde yöneticinin yanlış karar vermesine neden olabilir.

Hal kelime olarak tavır, davranış ve tutum anlamında kullanılmaktadır.

Kendi hallerini ölç denirken davranış, tutum ve tavrın sebep ve sonuçlarının ele alınması tavsiye edilmektedir.

Unutmayınız ki tutumun içinde duygunun önemli bir etkisi vardır, davranış ve tavırlarda ise var olan kararlarda duygular hem terazi görevi görürken aynı zamanda kararları olumsuz olarak etkileyebilmektedir.

Bu nedenle yöneticinin Kendini bilmesi ve kendini ölçmesi önem kazanmaktadır. Yönetici olarak çevrenizde olanların sizi kuşatmasına izin vermeyiniz ve kendinizi biliniz.

Zayıf kulları sen kimsesiz sanma. Kuranda İza-cae, nasrullahi, Allahın yardımı ve zafer gelince suresini hatırla.

Zayıf kulları vurgusundan, yöneticinin yönettiği insanları, maiyetini işaret etmektedir. Yönetim sürecinde tavır, tutum ve davranışlarıyla, yönetici etkilediği insanlara karşı yaptığı yanlışların bedelini ödeyeceğinden, Allahtan mağfiret istemesi tavsiye edilmektedir.

Yönetici verdiği yanlış kararlarının sonucunda bedelini, cezayı hem bu âlemde hem de ahrette çekeceğinden af dilemesi beklenmektedir.

Af dilemek için hata yaptığının farkına varmak, kendini ölçmek gereklidir.

Sen fil olsan da, düşmanı zayıf görme, Tanrı sonra ebabil kuşlarını gönderir.

Beden olarak çok büyük olan fil ile yöneticinin pozisyonu arasında bir benzetim yapılmaktadır. Çok büyük ve güçlü olmanın yeterli olmadığı, Ebrehem'in ordusunu nohut büyüklüğünde taşları atarak yok eden ebabil kuşunu örnek vermektedir.

Kibirden ve kendini beğenmişlikten uzak durulması öğütlemektedir.


Bu hikâyedeki önemli şekilde gösterilen gizli ve açık mesajlar, yönetici, çalışan, karar süreci, durum değerlendirme, sezgi, algı yönetimi, güven, kötü karar, kendini bilmek, kibir, farkına varmak, yöneticinin yalıtılması, adalet, ceza, tavır, davranış, tutum, bağışlanma, güç,  kendini beğenmedir. Mesajlar verilirken hikâyenin içinde verildiğinden, dinleyici mesajları daha kolay anlamakta ve daha fazla akılda kalıcı olmaktadır.



Yönetici olarak mesajlarınızı bazen hikâyenin içine yerleştirerek vermeniz etkinliğinizi artıracaktır. Hikâye anlatımı algı yönetimi için önemli bir araç olarak kullanıldığında, dinleyici zihninde benzetim yapar, kişi hikâyede kendisi ile ilgili bir konu bulduğunda ilgisi artmakta ve mesaj hedefe daha kolay ulaşmaktadır. Bu öğrenim veya yönetim sürecinde geçerlidir. Bu hikâye de Mevlana bu yöntemi kullanmıştır.

Saygılarımla 

Fikret GÜZELLER